O’nun Ahlâkî ve Sosyal Yönü

6 Kas 2016

O’nun Ahlâkî ve Sosyal Yönü

1 İnsanî Münasebetlerde Dikkat Ettiği Hususlar

Mevlânâ, hasımlan tarafından kendisine reva görülen dil uzatmalara ve uygunsuz lakırdılara hiç acı cevap vermez; yumuşaklıkla mukabelede bulunurdu.

Molla Câmî, şöyle naklediyor:

Mevlânâ’ya düşmanlık güden Konyalı Sirâceddin’e Mevlânâ’nm: “Ben yetmiş iki milletle beraberim.” dediğini söylediler. Sirâceddin de düşmanlığından, Mevlânâ’yı huzursuz etmek ve kıymetten düşürmek niyetiyle, yakınlarından olan bir âlimi ona gönderdi. O âlim, Sirâceddin’in talimatına göre, büyük bir kalabalık içinde Mevlânâ’ya, sen böyle mi söyledin, diye soracak, şayet ikrar ederse kendisini edep dışı sözlerle incitecek, insanlar arasında mahcup edecekti.

O âlim, Mevlânâ’nm huzuruna geldi ve sordu: “Sen yetmişiki milletle beraberim diye söyledin mi?” Mevlânâ da cevaben:

“Evet demişim”deyince, o âlim ağzına geleni söyledi, aşırı derecede ileri geri konuştu. Mevlânâ tebessüm ederek dedi ki:
“Senin bu söylediklerine rağmen, seninle de beraberim.”

2. Hizmetkârlara Karşı Davranışı

Mevlânâ, cariyelere, hizmetkârlara karşı muamelesinde ve anlayışında da güzel ahlâklıdır. O dâima gönül verdiği Hazret-i Muhammed’in güzel ahlakıyla ahlâklanmış bir şahsiyettir. Hazret-i Muhammed’in, “Onlara giydiğinizden giydiriniz; yediğinizden yediriniz.” hadisinin şuûrundadır.

Mevlânâ’nm kızı Melike Hatun, birgün cariyesine sert davranmış, onu azarlamıştı. Kızının bu durumunu gören Mevlânâ, ona:

“Onu neden incitiyorsun? Acaba, o hanım, sen de cariye olsaydın ne yapardın? İster misin ki, bütün dünyâda Allah’dan başka kimsenin kölesi yoktur, diye fetva vereyim. Hakikatte onların hepsi bizim kardeşlerimizdir.” der.

3. Suçlulara Karşı Muamelesi

Mevlânâ, güzel ahlâkıyla hep affedici olmuş, suçlulara karşı gösterdiği hoş anlayış ve muâmelesiyle, onları cemiyete, insanlığa kazandırmıştır.

Mevlânâ, birgün odasında namaz kılıyordu. Birisi içeri girdi ve fakirim, hiçbir şeyim yoktur, dedi. Sonra Mevlânâ’yı namazın huzuruna dalmış, kendisinden habersiz olduğunu anlayınca ayağının altındaki halıyı çekti ve alıp gitti.

Hoca Mecdeddin bu durumu öğrenir öğrenmez, o şahsı aramaya başladı ve onu bit pazarında halıyı satarken yakaladı, sonra eziyet ede ede o fakiri Mevlânâ’nm huzuruna getirdi. Mevlânâ, Hoca Mecdeddin’e söyle dedi:

“İhtiyâcından ötürü bunu yapmıştır, ayıp değildir. Onu mazur görüp, ondan halıyı satın almak lâzımdır.”

4. Çocuklara Karşı Şefkati

Mevlânâ, çocuklara karşı çok merhametli ve şefkatli idi: Birgün Mevlânâ, mahalleden geçiyordu. Çocuklar da yolda oynuyorlardı. Uzaktan Mevlânâ’yı görünce hepsi birden koşarak saygı ile huzurunda durdular. Yalnız çocuklardan biri uzakta idi. Ben de geliyorum, diye bağırdı. Mevlânâ, çocuk işini bitirip gelinceye kadar bekledi.
5. Hazret-i Mevlânâ Sevgi ve Barış’m Sembolü

Mevlânâ, dâima birleştiricidir, barıştırıcıdır; sevginin ve barışın adetâ sembolüdür.

İki ulu kişi birbirlerine düşmanlıkta bulunuyor, münasebetsiz sözler söylüyorlardı. Onlardan biri ötekine:

“Eğer yalan söylüyorsan, Allah senin canını alsın!” diyor, diğeri onaEğer sen yalan söylüyorsan, Allah senin canını alsın.” diyordu. Mevlânâ, onların arasına girip:

“ Hayır, hayır. Allah ne senin, ne de onun canını alsın.

O, benim canımı alsın, çünkü cam alınmaya ancak biz lâyıkız” dedi. Her ikisi de barıştı.

6. O’nun Anlayışında Çalışma ve İnsan

“İnsanın elde ettiği şey, zararsa çalışmamasından ileri gelmiştir; kârsa çalışıp çabalamasından.”

“Kazanmak da ekin ekmeye benzer, ekmedikçe ona sahip olmaya hakkın yoktur.” “Hiç buğday ektin de, arpa verdiğini gördün mü.”

Sözleriyle Mevlânâ, dostlarına çalışmayı emrederdi.

Miskinliği reddeden Mevlânâ derdi ki:
“Tevekkül ediyorsan, çalışmak hususunda da tevekkül et; kazan da sonra Allah’a dayan.”

“Birisi bir define buluverir, “Ben de onu istiyorum, dükkânla, alışverişle ne işim var?” der.

“Baht işi bu, fakat nâdirdir. Tende kudret oldukça çalışıp kazanmak gerek.

Çalışıp kazanmak, define bulmaya manî değil ya. Sen işten kalma da, nasibinde varsa define de arkandan gelsin.”

7. O, Dostlarına, Helâl Kazanç ve Helâl Lokmayı Tavsiye Ederdi

Mevlânâ, dostlarına, ne olursa olsun helâl kazancı, helâl lokmayı tavsiye ve emrederdi:

“Nur ve kemâli arttıran lokma, helâl kazançtan elde edilen lokmadır. İlim ve hikmet helâl lokmadan doğar; aşk ve rikkat (gönül inceliği) helâl lokmadan meydana gelir.”

8. O’nun Dostlarına Emri: Dilenmeyin!..

Mevlânâ, dostlarına dilenmeyi yasaklamış ve: “Biz, kendi dostlarımıza dilencilik kapılarını kapattık. Dostlarımız, ticâret, kitabet veya herhangi bir el emeği ve alın teri ile geçimlerini temin etsinler. Biz Hazret-i Peygamberin “Gücün yettikçe, istemekten sakın.”emrini yerine getirdik. Bizim müridlerimizden kim bu yolu tutmaz ise, onun bir pul kadar değeri yoktur. ” buyurmuştur.

Hayatı
About Mevlana Rumi

http://www.mevlanamuseum.com

Leave a Reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir