Hazret-i Mevlânâ’nın Babası ile Belh’ten Çıkışları ve Konya’ya Gelişleri

6 Kas 2016

Hazret-i Mevlânâ’nın Babası ile Belh’ten Çıkışları ve Konya’ya Gelişleri

1. Belh’ten Göç

Esasen tasavvuf ehline iyi gözle bakmayan ve bunların Harezmşah katında saygı görmelerini çekemeyen Fahreddîn-i Râzî, Bahâeddin Veled’in açıkça kendi aleyhine tavır almasına da çok içerlediğinden onu Harezmşah’a gammazladı. Bahâeddin Veled’in de gönlü Harezmşah’tan incindi ve Belh’i terk etti. Ancak araştırıcılar, Bahâeddin Veled’in Belh’ten göç etmesine sebep olarak, Moğol istilasını gösterirler.

111

2. Göç Yolu

Sultânü’l-Ulemâ, aile fertleri ve dostlarıyla Belh şehrini 1212-1213 tarihlerinde terk ettikten sonra Hacca gitmeye niyet etmişti. Nişâbûr’a uğradı. Göç kervanıyla Bağdat’a yaklaştığında, kendisine hangi kavimden olduklarını ve nereden gelip nereye gittiklerini soran muhafızlara Sultânü’l-Ulemâ Şeyh Bahâeddin Veled şu mânîdar cevâbı verir :

“Allah’dan geldik, Allah’a gidiyoruz. Allah’dan başka kimsede kuvvet ve kudret yoktur.”
Bu söz, Şeyh Şehâbeddîn-i Sühreverdî (1145-I235)’ye ulaştığında: “Bu sözü Belhli Bahâeddin Veled’den başkası söyleyemez” dedi, samimiyetle ve muhabbetle karşılamaya koştu. Birbirleriyle karşılaşınca Şeyh Sühreverdî, katırından inip nezâketle Bahâeddin Veled’in dizini öptü, gönülden hürmetlerini sundu.

Bahâeddin Veled, Bağdat’ta üç günden fazla kalmadı ve Küfe yolundan Ka‘be’ye hareket etti. Hac farizasını yerine getirdikten sonra, dönüşte Şam’a uğradı.

Bahâeddin Veled, yanında biricik oğlu Mevlânâ olduğu halde, göç kervanıyla Şam’dan Malatya’ya, oradan Erzincan’a, oradan da Karaman’a uğradılar. Karaman’da bir müddet kaldıktan sonra, nihayet Konya’yı seçip oraya yerleştiler.

3. Göç Yolunda Hazret-i Mevlânâ’ya Teveccühte Bulunan Mutasavvıflar

a. Şeyh Attâr Hazretleri

Belh’i terk ettikten sonra Bağdat’a doğru yola çıkan Bahâeddin Veled, Nişâbûr’a vardığında ziyaretine gelen Şeyh Feridüddîn-i Attâr (1119-1221-1230) ile görüşüp sohbet eder.

Sohbet esnasında Şeyh Attâr, Mevlânâ’nın nâsiyesindeki (alnındaki) kemâli görür ve ona Esrârname adlı eserini hediye eder ve babasına da:

“Çok geçmeyecek ki, bu senin oğlun âlemin yüreği yanıklarının yüreklerine ateşler salacaktır.” der.

b. Şeyh-i Ekber Hazretleri

Sultânü’l-Ulemâ, Hac farizasını yerine getirdikten sonra dönüşte Şam’a uğradı. Orada Şeyh-i Ekber Muhyiddîn İbnü’l-Arabî (1165-1240) ile görüştü. Şeyh-i Ekber, Sultanü’l-Ulemâ’nın arkasında yürüyen Mevlânâ’ya bakarak:

“Sübhânallah! Bir okyanus bir denizin arkasında gidiyor!” demiştir.

Hayatı
About Mevlana Rumi

http://www.mevlanamuseum.com

Leave a Reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir