Hz. Mevlânâ’nın türbesi ile birlikte soyundan gelenlerin ve Mevlevi büyüklerinin mezarlarım görecek biçimde Dergâhın güney duvarına açılmış penceredir. 1900’lü yılların başlarında yapılarak önce Çelebi Dâiresi, daha sonraları İhtisas Kütüphanesi olarak kullanılan, son düzenlemeyle ziyarete yeniden açılacak olan mekânda yer almaktadır.
Türbeye girilmeden gerçekleştirilen ziyaretlerde duâ bu pencereden okunur, bu pencerenin önünden niyazda bulunulurdu. Demir parmaklıklı ve iki kanatlı pencerenin çini işlemeli kemeri üzerine kalem işi büyük bir Mevlevi sikkesi resmedilmiş, sikkenin üzerine ta‘lîk hattı ile Hz.Mevlânâ’nm: “Yâ Hz. Mevlânâ! Ey keremde, yücelikte, nur saçıcılıkta güneşin, ayın ve yıldızların kendisine kul köle kesildiği güzel. Garip âşıklar senin kapından başka bir yol bulamasınlar diye, bütün kapılar kapatılmış, yalnız senin kapın açık bırakılmıştır.” rubâîsi yazılmıştır.
Mevlevi kaynaklarında Yavuz Sultan Selîm’in Mısır seferine giderken bu pencerede duâ ettiği ve Atatürk’ün 1931 yılında müze ziyaretinde bu penceredeki yazıları Haşan Ali Yücel’e okutturduğu ifade edilmektedir.