Mevlânâ’nın tasavvufunda, yaratılışın, hayâtın mânâsı aşktır. Aşk ise, kimseye niyazı, ihtiyacı olmayan Allah’ın vasıflarmdandır. Ondan başkasına âşık olmak da geçici bir hevestir. Yaratılışın sebebi, bütün hastalıkların tabibi; böbürlenmenin, bencilliğin devası, elemlerin merhemi İlâhî aşktır:
“Aşk, o şuledir ki, parladı mı sevgiliden başka ne varsa hepsini yakar,”
“Aşk, kimseye niyazı ve ihtiyacı olmayan Allah’ın vasıflarmdandır. Ondan başkasına âşık olma, geçici bir hevestir,”
“Ey bizim kibir ve azametimizin ilâcı, ey bizimEflâtun’umuz!Ey biz
im Calinus’umuz! Toprak beden, aşktan göklere çıktı; dağ oynamaya başladı, çevikleşti.Ey âşık! Aşk; Tûr’un canı oldu. Tûr sarhoş, Musa da düşüp bayılmış…
Kimin aşka meyli yoksa o kanatsız bir kuş gibidir, vah ona!”