Müslüman olan olmayan, küçük büyük ne kadar Konyalı varsa hepsi, Mevlânâ’nm cenaze merasimine katıldı.
Müslümanlar, müslüman olmayanları sopa ve kılıçla savmaya çalışarak, onlara:
“Bu merasimin sizinle ne ilgisi vardır? Bu din sultânı Mevlânâ bizimdir, bizim imâmımızdır” diyorlardı. Onlar da şu cevabı veriyorlardı:
“Biz Musa’nın, İsa’nın ve bütün peygamberlerin hakikatini onun sözlerinden anlayıp öğrendik. Kendi kitaplarımızda okuduğumuz olgun peygamberlerin huy ve hareketlerini onda gördük. Sîzler nasıl onun muhibbi ve müridi iseniz, biz de onun muhibbiyiz.
Mevlânâ Hazretleri’nin zâtı, insanlar
üzerinde parlayan ve onlara iyilikte, cömertlikte bulunun hakikatler güneşidir. Güneşi bütün dünya sever. Bütün evler onun nuruyla aydınlanır.
Mevlânâ ekmek gibidir. Hiç kimse ekmeğe ihtiyaç duymamazlık edemez. Ekmekten kaçan hiç bir aç gördünüz mü?”